26 Ağustos 2012

Bu satırları yazarken 21.yüz yılın gelişmiş teknolojisinin nimetlerinden yararlanmak çok güzel bir şey olsa gerek.Yalnız yazacaklarım seksenler de yaşamamış olmasına rağmen o dönemlere özlem duyan ve o günleri yasamak isteyen birinin düşüncelerinden...

Seksenlerde çocuk olmak diye başlamak istiyorum ilk önce.O zamanlara dair hiç  yaşanmışlıklarım yok ama hayalimde hep bir film karesi var.Aileninde katkısı büyük tabi.Ne zaman bizimkilerle oturup televizyon izleyeme başlasak illa ki bir şeyler çıkıyor karşımıza bizi eskiye götürecek olan.Bu bayramda da öyle oldu işte.İzlediğimiz bir reklamda aramak sarılmanın yerini tutmaz diyordu! ...
Bizim sohbetimizde öyle başladı işte.Öncelik ablam başladı söze bizim zamanımızda her şey daha güzeldi diye.Durdura bilene aşk olsun bayılır zaten hep bizi kıskandırmaya :)
Seksenlerde çocuk olmanın ayrıcalıklarından yararlanmamış gibi heyecanla beklenen o bayram sabahlarının nasıl geçtiğinden tutun tüm  ailenin bir arada olmasının sıcaklığını anlatıp durur hep.Bize de sadece hayalini kurmak kalır geriye.

Seksenlerde çocuk olmak demek yüzyıl içinde ki en iyi en kral kuşak olmak demek.Eskinin ve yeninin harmanlanıp yeniden doğması demek.Bizim de o ortamda büyüdüğümüz mahalle kavramı demek.Ama öyle bildiğimiz mahallelerden değil bu.Sabahın 5'inde kalkan annelerin,teyzelerin ve ninelerin işinde gücünde olması demek.Bunun için bir örnekte annemden geldi;Evin küçük kızlarından biriydi kendisi bizim zamanımızda küçük çocuk olmak nazının herkese geçmesi demek onlarda ise evin bütün yükü üstünde olması demekmiş.Yağmur,soğuk demeden sabahın en dondurucu saatlerinde çamaşır yıkamanın verdiği zorluğu hiç bir zaman anlayamayacağımız demek seksenler.İşleri bitmesiyle yapılan o mahalle sohbetlerinin tadını hiç bir yerde bulamayacağımız demek...

Seksenler demek siyah beyaz fotoğraf karesi demek.Ama yaşayamadığımız için zihnimizde hep renkli birer kare olarak canlanması demek.Okul önlüklerinin hep yamalı olması demek.Takılan o yakaların çiçekli ceket arasına sıkıştırılan mendillerin her daim temiz ve ütülü olması demek.Son ders zili var birde erkelerin üstlerindeki siyah gömleklerden kurtulup yakalarını atmak için can attıkların son ders zilini yaşamış olmak demek seksenler.

Seksenler demek gazoz kapaklarından yapılan tasolarla oyun oynamak,kolaya fantayı karıştımak ve bir tutku olan resimli futbolcu kartları biriktirmek demek.Sorsanız kimse bilmez artık...

Seksenler demek liseli gençlerin hatıra ve anket defterlerinin olması demek.Örneğini ablam sayesinde canlı canlı görme şansına sahibim ve her baktığımda içim gitmiyor değil.Beyaz gömleğinde yaşanılan koskoca yıllarından birer iz kalması.Hatıra defterinde ise seviyorum birini ama kimi diye başlayan manilerin birer koleksiyon niteliğinde olması.Hayatımda duymadığım sözlerin yazılı olduğu bu defter kim bilir ne yaşanmışlıkları barındırıyor içinde.Tarafsız bir bakışla benim için o sözlerin hiçbir anlamı olmasa da ablam için çok şey anlattığı kesin.Tüm bunları yaşamak seksenler...

TRT 1 izlemek var birde tüm aile bir arada oturmuş televizyonun nimetlerinde yaralanırken aniden kanalda oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verilir ya tam o anda ekrana getirilen donuk ağaç,dağ ve bayır resimlerine hareketsiz bakabilmek demek seksenler.

Soğuk dondurucu kış günlerinde evlerde kullanılan odun sobasının etrafında toplanıp kuzenlerle ekmek kızartmak demek seksenler.Sobanın üstüne asılan iplere portakalın kabuğu asmak demek.Yılbaşında tombala oynamak seksenler daha ilk oyundan birinci çinko da sevinçten havalara uçmak.Şimdilerde öylemi sorsanız küçük çocuklara tombalanın daha ne olduğunu bilmezler.Zaten yılbaşında bir arada olan ailelerde el ile gösterilecek kadar azdır.Telefonla bitiyor her şey doğum günleri,bayramlar ve önemli günler.Aile kavramının,beraberliğin,sevinçlerin,üzüntülerin bir önemi yok artık.Ne var ne yoksa telefonla yaşıyoruz hepsini...

Seksenler demek o sıcak yaz aylarında tüm mahalleliyi toplayıp piknik yapmak demek.Mangalda yapılan o etlerin kokusunu içine çekmiş olmak,aliyle ayşeyle ip atlamak,salıncakta sallanmak,soğuk sularda bekletilen karpuzu kesmek,kamyonetin arkasına doluşup çilli bom şarkısını söylemiş olmak demek.
Zerrin özer demek seksenler .Nasıl da geçmişti bütün bir yaz deyip hayal kurarak ona klip çekilmesi demek.


O dönemlerde araba farı büyüklüğünde ki gözlüklerle aşk yaşamış olmak demek seksenler.Şimdi insanların yüz yüze dahi görüşmeden teknoloji nimeti telefonlar sayesinde birbiriyle çıkması demek.O zamanlar arkadaş olabilir miyiz sorusunun günümüzde sevgili olabilir miyiz sorusuyla değişmesi demek.
Aşk o zamanlar öpüşmek değil sevdiğin insanı uzaktan görmekmiş elini bile tutamadan.
Seksenlerde sevgili olmak sevdiğin kızı limonata içmeye götürmekmiş oda gizliden.Şimdiki gibi sarmaş dolaş insan önlerinde içki içmekte neymiş.Bizim için yazması kadar olay bir şey olmayan ağzımıza sakız gibi doladığımız seni seviyorumlu mesajlar seksenlerde bir mektup kağıdığına sığmazmış...

Yaşanılan aşklar kadar çekilen aşk acıları da onun kadar kutsalmış seksenlerde.Öyle olmasa eski şarkıları dinleyip kendi acımıza ortak etmezdik.Seksenler demek nil burak ,ajda pekkan,yeliz ve en önemlisi sezen aksu'nun şarkıları demek.Ah istanbul şarksıdan tutunda tükeneceğize kadar ne acılar var o şarkılarda.Biz o zamanları yaşamadık belki evet ama bu şarkılarla içimizde hep bir şeylerin eksiliğini hissedeceğiz yada ben hep hissedeceğim.Acılar bile gizli yaşanırmış o zaman şimdi kime baksanız aşk acısından ölecek.İki gün sonra tekrar görseniz neşesinden geçilmez.

Çocuk olmakta aşık olmakta başkaymış işte bir zamanlar.Şimdi çocuk olmak bile bir başka gerektirdiği gibi büyütülmüyoruz ve büyütmüyorlar.Hepsi aile kavramından uzak ilginin ve sevginin ne olduğunu bilmeden robot olarak büyütülüyorlar.Baksanız hepsinin elinde telefon son model bilgisayarlar sözde modern aileler.Günümüzün modern anlayışı aslında teknolojiyi takip edip ne çıkmışsa hemen alıp çocuğun eline sıkıştırmak.Çocuk ne yapsın böyle susturuluyor hep.Kazanmanın ne olduğunu bile bilmeden elde edip sevinmenin o duyguyu yaşamamın zevkinden yoksun yetişiyor işte.Aşklara gelecek olursak ne aşkları bir başka ne şarkıları.Duygu yok,acı yok,yaşanmışlık yok donuk bir milletten başka bir şey yetiştirmiyoruz.Manevi hisslerden çok maddiyat önemli artık.Ve biz duygularımızı bile birine anlatmaktan çok yazmayı tercih ediyoruz.Sorsanız onu da anlıyorum derler. Kısacası zamanın akışına bıraktık kendimizi.Her yeni gün bir öncekinin aynısı olmaktan başka bir şey değil...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder